NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
قَالَ
حَدَّثَنَا
إِسْحَقُ
بْنُ مَنْصُورٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
السَّلَامِ
بْنُ حَرْبٍ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ عَنْ
الْحَكَمِ
عَنْ
مَيْمُونِ
بْنِ أَبِي
شَبِيبٍ عَنْ
عَلِيٍّ
أَنَّهُ
فَرَّقَ بَيْنَ
جَارِيَةٍ
وَوَلَدِهَا
فَنَهَاهُ النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ ذَلِكَ
وَرَدَّ
الْبَيْعَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَمَيْمُونٌ
لَمْ يُدْرِكْ
عَلِيًّا
قُتِلَ
بِالْجَمَاجِمِ
وَالْجَمَاجِمُ
سَنَةُ ثَلَاثٍ
وَثَمَانِينَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد وَالْحَرَّةُ
سَنَةُ
ثَلَاثٍ
وَسِتِّينَ
وَقُتِلَ
ابْنُ
الزُّبَيْرِ
سَنَةَ
ثَلَاثٍ وَسَبْعِينَ
Ali (k.v) den rivayet
olunduğuna göre,
Kendisi bir cariye ile
çocuğunu birbirinden ayırmış da Rasûlullah (S.A.V.) onu bu işten nehyetmiş ve
(yaptığı bu) satışı da reddetmiştir.
Ebu Davud der ki; (Bu
hadisi Hz. Ali'den rivayet eden) Meymun Ali'ye kavuşmadı. Cemacim (savaşın) de
öldürüldü. Cemacim (savaşı hicretin) yetmişüçüncü sene (sin) de oldu. Hine
(savaşı da hicretin) altmışüçüncü sene (sin) de (olmuştur). îbn Zübeyrde
(hicretin) yetmişüçüncü sene (sin) de katledildi.
İzah:
Tirmizi, buyu; siyer;
İbn Mâce, ticara; Darİmî, siyer; Ahmed b.Hanbel, V, 413,414.
Tirmizî bu hadîs-i
şerif hakkında şunları söylüyor; "Bu hadis hasen garibdir. Peygamber
(S.A.V.)'in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamları akraba olan savaş
esirlerini satışta biribirinden ayırmayı mekruh görmüşlerdir. Bâzı ilim
adamları İslam diyarında dünyaya gelen akrabaları birbirinden ayırmayı caiz
görmüşlerdir. Birinci kavi daha sahihdir. İbrahim'den, satışta anne ile
çocuğunu birbirinden ayırdığı, bunun sebebi kendisine sorulunca –“Ben,o anneden
bu hususta izin istedim de razı oldu-" dediği rivayet edilmiştir.[Molla
Mehmetoğlu, O.Z.Sünen-i Tirmizi tercümesi, II, 413.]
Şevkanî'nin ifâdesine
göre bu hadis harp esirlerinden anne ile çocuğu ya da kardeş olan iki çocuğu
ayrı ayrı kimselere satmak suretiyle veya benzeri yollarla birbirinden
ayırmanın haram olduğuna delildir. Anne ile çocuğu birbirinden ayırmanın haram
olduğunda ittifak vardır. Anne ile çocuğun birbirinden ayrılmasına sebep olan
bu satışın sahih olup olmadığı ihtilaflıdır. İmam Şafii (r.a)'e göre bu satış
sahih değildir. Ebu Hanife (r.a)'ye göre ise sahihdir. Diğer akrabaları
birbirinden ayırmak da buna kıyasla haram sayılmıştır. İmam-ı Şafii'ye göre ise
diğer akrabaları birbirinden ayırmak haram değildir.
Hanefi fıkhının meşhur
kitaplarından "Hidâye" isimli eserde bu mevzuda şöyle deniliyor:
"Biribirleriyle evlenmeleri haram olan iki küçük köleye sahip olan bir
kimsenin bunları biribirinden ayırması caiz olmadığı gibi biribirleriyle
evlenmeleri haram olan biri küçük diğeri büyük iki köleyi birbirinden
ayırmakda caiz değildir. Biribirinden ayrılmaları yasaklananlar, biribirlerine
nikah düşmeyen ve aralarında akrabalık bulunan kölelerdir. Biribirleriyle
akraba olduğu halde evlenmeleri caiz olan ya da evlenmeleri haram olduğu halde
aralarında akrabalık bulunmayan köleler bu hükme girmezler. Onları
biribirinden ayırmak caizdir. Binaenaleyh karı-koca olan iki köleyi satmakta
bir sakınca yoktur.
Fakat aralarında hem
akrabalık bulunan, hem de biribirleriyle evlenmeleri caiz olmayan ikisi de
küçük ya da biri büyük diğeri küçük iki köleyi biribirinden ayırmak mekruhtur.
Fakat cinayet ve bunlardan birinin ayıplı çıkması gibi hallerde birini
diğerinden ayırmakta bir sakınca olmadığı gibi bunlardan birinin satılması
halinde yapılan satış da sahihtir. İmam Ebu Yusuf'a göre ise, iki köleyi
biribirinden ayırmanın veya birini satmanın haram olması, sadece aralarında
doğum sebebiyle akrabalık bulunan köleler için geçerli, bunların dışındaki
akrabalıklar için geçerli değildir. Fakat aralarında doğum sebebiyle akrabalık
bulunan köleleri, iki ayrı kişiye satarak birini diğerinden ayırmak mekruhtur
ve yapılan satış fâsiddir. Çünkü Hz.Peygamberin bu satışı reddetmesi onun
fasit olduğunu ifade eder. Bu mevzuda İbn Abidin de şunları söylüyor:
"Allame Nuh Dürer haşiyesinde Ebu Yusuf'tan bu konuda iki rivayetin
olduğunu nakletmektedir. Bir rivayette ıralarında doğma akrabalığı olan ana,
baba torun, dede gibi olanlar da caiz değil, diğerlerinde caiz olduğunu
söylemektendir. Şafii mezhebinde sahih olan da budur. Bir rivayete göre de
akrabalık isterse doğum sebebiyle olsun hiç bir suret de caiz olmayacağı
istikametindedir. Bu da aym zamanda İmam-ı Ahmed'-in görüşüdür. Zira hadis-i
şerifin yasaklaması ancak böyle bir akdin fasid olmasını gerektirir, imam Malik
ise anne ile çocuk arasında bir ayırma caiz değildir, bunun dışındakiler de
caizdir demektedir..."[Bk. Davudoğlu, A. İbn Abidin Terceme ve Şerhi X,
440.]
Birbirlerinden
ayırmanın yasak olduğu köleler hakkındaki bu hükmün ne zamana kadar devam
edeceği hususu da ulema arasında ihtilaflıdır.
1. İmam Şafii'ye göre
köle yedi yaşına girinceye kadar bu yasak devam eder.
2. İmam Evzai'ye göre
babasına ihtiyacı kalmayıncaya kadar devam eder.
3. İmam Ebu Hanife ve arkadaşlarına
göre baliğ oluncaya kadar devam eder. Ancak İmam Ahmed'e göre akraba olan
köleleri ergenlik çağına varsalar bile biribirlerinden ayırmak caiz
değildir.[Bk. el-Mübarekfuri, tuhfetü'l-Ahvezi IV, 504.]
Ebu Dâvûd, metnin
sonuna ilave ettiği ta'likte, bu hadisi Hz. Ali'den rivayet eden Meymun'un
aslında Hz.Ali'ye yetişmediğini söylemekte, buna delil olarak da Meymun'un
İbnü'l-Eş'as ile Haccac arasında vukubulan "Deyrül-cemacım" savaşında
öldüğünü göstermektedir. Musannif Ebu Da-vud bu sözüyle hicretin yetmişüçüncü
yılında vefat eden Meymun'un hicretin kırkıncı yılında vefat eden Hz.Ali ile
görüşmesinin mümkün olamayacağını ifade etmektedir. Ancak Meymun'un hicretin
yetmişüçüncü yılında vefat etmesi aslında Hz.Ali ile görüşememiş olduğunu
ifade etmez. Çünkü Meymun'un Hz.Ali'nin vefatından yedi veya sekiz yıl önce
dünyaya gelmiş olması görüşebilmeleri için yeterlidir. Musannif Ebu Dâvûd
burada Meymun'un doğum yılını tesbit etmediği için delili yeterli değildir.
Yine sözü geçen
ta'likte sözkonusu edilen Hirre savaşının ve İbn Zü-beyr'in hicretin
yetmişüçüncü senesinde şehid edilmesinin bu hadisle hiçbir ilgisi yoktur.
Musannif ebu Davud bu olayları sadece söz arasında zikretmiş olmak için
sözkonusu etmiştir.